 |
ZÜYÛF |
(زيوف) Altın ve gümüş nisbeti yarıdan az olan paralar. Mağşuş paralar. |
 |
ZÜ’T-TAVL |
(ذوالطول) “Bolluk sahibi”, mülk, nimet, güç, ikram ve ihsan sahibi mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. |
 |
ZÜRRİYYET |
(ذريت) Soy, nesil. |
 |
ZÜ’R-RAHME |
(ذوالرحمه) “Rahmet sahibi” mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. |
 |
ZÜNNÂR |
(زنار) Papaz kuşağı. Papazların bellerine bağladıkları ipten veya kıldan örme kaba sert ve uçları öne sarkık kuşak. Küfür, kâfirlik alâmetlerinden. |
 |
ZÜMRE |
(زمره) Bölük, takım, cemaat, topluluk. Sınıf, cins, grup. |
 |
ZÜMER SÛRESİ |
(زمر سوره سى) Kur’ân-ı kerîmin otuz dokuzuncu sûresi. |
 |
ZÜLKİFL aleyhisselâm |
(ذو الكفل عليهالسلام) İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. |
 |
ZÜLKİFL (aleyhisselâm) |
(ذو الكفل) İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. |
 |
ZÜ’L-MEʽÂRİC |
(ذو المعارج) “Mi’raclar, merdivenler sahibi”, mertebeler, yükseklikler, büyük lütuflar, nimetler sahibi mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. |
 |
ZÜ’L-KUVVE |
(ذو القوه) “Kuvvet sahibi” mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. |
 |
ZÜ’L-KUVÂ |
(ذو القوى) “Kuvvetler sahibi” mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. Kavî. |
 |
ZÜLKİFL aleyhisselâm |
(ذو الكفل عليهالسلام) Kur’ân-ı kerîmde ismi zikredilen Benî İsrâil’e gönderilen peygamberlerden. |
 |
ZÜLKİFL (aleyhisselâm) |
(ذو الكفل) Kur’ân-ı kerîmde ismi zikredilen Benî İsrâil’e gönderilen peygamberlerden. |
 |
ZÜLKARNEYN aleyhisselâm |
(ذوالقرنين عليهالسلام) Kur’ân-ı kerîmde ismi ve seyahat kıssası zikredilen peygamber veya velî. Asıl ismi İskender olup, dünyanın doğusu ve batısına gittiği için “iki boynuzlu” mânâsına Zülkarneyn nâmıyla anılmıştır. |
 |
ZÜLKARNEYN (aleyhisselâm) |
(ذوالقرنين) Kur’ân-ı kerîmde ismi ve seyahat kıssası zikredilen peygamber veya velî. Asıl ismi İskender olup, dünyanın doğusu ve batısına gittiği için “iki boynuzlu” mânâsına Zülkarneyn nâmıyla anılmıştır. |
 |
ZÜLFİKÂR |
(ذوالفقار) Bedr’de Resûlullah aleyhisselâma geçip, Hazret-i Ali’ye hediye ettiği, kabzasının başı, bağının halkaları ve zincirleri gümüşten, ucu çatallı meşhur kılıç. |
 |
ZÜ’L-FADL |
(ذو الفضل) “Lutf ve ihsan sahibi” mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. |
 |
ZÜLCENÂHEYN |
(ذوالجناحين) “İki kanatlı” mânâsına hem ilim hem de mârifette (tasavvufta) yüksek dereceye ulaşmış olan âlimlere verilen lakab. |
 |
ZÜ’L-CELÂLİ VE’L-İKRÂM |
(ذو الجلال والاكرام) “Celâl ve ikram sahibi”, kemâl mertebesinde şeref, kerem (ikrâm, ihsân, iyilik), büyüklük sahibi olan, kereminden yarattıklarına ihsân eden mânâsına Allahü teâlânın esmâ-i hüsnâsından. |
 |
ZÜ’L-ARŞ |
(ذو العرش) “Arşın sahibi”, mülkün, izzetin, saltanatın, şerefin, iktidarın gerçek sahibi mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. |
 |
ZÜHRE |
(زهره) Venüs gezegeni. Çulpan, Kervankıran yıldızı. |
 |
ZÜHHÂD |
(زهاد) Dünyaya düşkün. Tebe-i tâbiînden sonra din işlerinde yükselenler. |
 |
ZÜHD |
(زهد) Dünyadan ve dünyalık olan şeylerden uzak durma; şüpheli olma korkusu ile mubâhların çoğundan sakınma. Aldırış etmeme, mühimsememe. |
 |
ZÜHÂL |
(زحل) Satürn gezegeni. |
 |
ZÛMAĞFİRE |
(ذو مغفره) Mü’minlerin günahlarını mağfiret eden, affeden mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. Gâfir. |
 |
ZÛİNTİKAM |
(ذو انتقام) Suçlulardan, günahkârlardan intikam alıcı mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. Müntekım. |
 |
ZÛIKÂB |
(ذو عقاب) Suçluları, günahkârları cezalandıran mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından. Akîb. |
 |
ZULMET |
(ظلمت) Karanlık. Kalbin kararması. |
 |
Zulüm |
(ظلم) Adâletsizlik, haksızlık, başkasının hakkına tecâvüz etmek. |
|